Mimar Sinan acaba uzaylı mı ?

Leonardo Fibonacci ; ayrıca Leonardo Bonacci ( Bonacci’nin oğlu )Pisalı Leonardo veya Leonardo Bigollo Pisano ( Pisalı Gezgin Leonardo )olarak da bilinen PİSA Cumhuriyetinin  italyan matematikçisi, Orta Çağ’ın en yetenekli Batılı matematikçisidir. Mimar Sinan’a da ilham verdiğini düşünmekteyim.

Fibonacci 1170 yılında Pisa’da doğmuş, 1250 yılında yine Pisa’da ölmüştür.

Fibonacci  13. yüzyıl başlarında yayınlanan LİBER ABACİ  isimli hesaplama yöntemleri kitabıyla popülaritesi artmıştır, bu kitapta  bir örnek olarak yer alan modern sayılarla hesaplanmış kendi adıyla anılan sayı dizisi FİBONACCİ DİZİSİ olarak anılmaktadır.

Sadece Fibonacci dizisi ve özellikleri ile ilgili kitaplar hatta haftalık düzenli yayınlanan matematik dergileri bile bulunmaktadır.

Fibonacci Dizisi, her sayının kendisinden bir önceki sayı ile toplanması ile elde edilen sayılar serisidir.

Fibonacci Disizinde yer alan rakamların özelliği, Fibonacci Dizisinde yer alan sayıların kendilerinden bir öncekiyle oranlandığında oluşan serinin altın orana yaklaşarak ilerlemesidir.

Fibonacci tavşanları : Her yavru tavşan bir ay sonra erginleşir. Bu matematiğe göre diyelim k hiçbir tavşan ölmüyor ve her dişi tavşanın bir erkek bir de dişi yavru doğuruyor. Bu durumda ahırda 100 ay sonra kaç tavşan olacağı sorusunu, bizi Fibonacci sayı dizisine ulaştırır. Bu sayılar arasındaki oran, altın orandır.

Fibonacci dizisi 1 rakamı ile başlamak zorunda değildir. Herhangi bir rakam ile başlayabilir.

Örneğin :  0-1-1-2-3-5-8-13-bir Fibonacci Dizisidir ancak, Fibonacci Dizisi, 4-4-8-12-20-32-52-84 olarak da devam edebilir. Leonardo Fibonacci bir problemi araştırırken bu sayıları keşfeder ve kendi adını vermeye karar verir.

Fibonacci Dizisi önemlidir çünkü, dizideki sayıların kendinden önceki sayıya bölünmesiyle altın orana yaklaşılması ve altın oranın da hayatımızdaki objelerin içinde yer alması bu sayıları önemli ve gizemli kılmıştır.

Fibonacci Dizisinde yer alan altın oran, eski Mısırlılar bulmuşlardır. Yunanlılar da, Mısırlılar gibi bu sayıyı mimaride kullanmışlardır. Altın oranı basitçe anlatmak gerekirse,

Bütünü oluşturan parçalar arasındaki geometrik orandır.

Günlük hayatımızdan örnekler ile Fibonacci Dizisini açıklamaya çalışırsak, İşaret parmağımızın bir önceki boğum ile oranı altın oranı vermektedir.

Fibonacci Dizisi ile ulaşabildiğimiz altın oran insan yüzündeki duyu organlarının oranlamasıyla da ortaya çıkmaktadır. Örneğin, kulaklarımızın, burnumuzun altından çenemize kadar olan alan altın oranı içermektedir. Mısır Piramitlerinde de tabanının yüksekliğine oranı altın oranı vermektedir.

Altın oran, matematikte iki miktardan büyük olanın küçüğe oranı, miktarların toplamının miktarların büyük olanına oranı ile aynı ise altın orandır. Altın oran aynı zamanda antik çağdan bu yana sanat ve mimaride en iyi uyum ve oranları veren düzen bağıntısı olarak kabul edilmekteydi.

Altın oran; CB / AC = AB / CB = 1,618033988749894

Bir doğru parçasının |AB| altın oran’a uygun biçimde iki parçaya bölünmesi gerektiğinde, bu doğru öyle bir noktadan (C) bölünmelidir ki; küçük parçanın |AC| büyük parçaya |CB| oranı, büyük parçanın |CB| bütün doğruya |AB| oranına eşit olsun.

Altın oran, pi  gibi irrasyonel bir sayıdır ve ondalık sistemde yazılışı; 1,618033988749894...’tür. -noktadan sonraki ilk 15 basamak- Bu oranın kısaca gösterimi: dir. Altın oranın ifade edilmesi için kullanılan sembol, Fi yani φ‘dir.

Mimar Sinan ( 1488 Ağırnas Kayseri – 1588 İstanbul )’ın , Fibonacci’den daha da muazzam bir altın oran bulduğu eserlerinden anlaşılmaktadır.

Koca Mimar Sinan’ın inşa ettiği ilk büyük cami olan Şehzade Camii’nde mekân ortadaki tam kubbeyi çevreleyen dört  YARIM KUBBE ile dört yöne doğru genişler, kubbenin ağırlığını 4’e böler hafifletir. Mimar Sinan‘ın, Süleymaniye’nin taban planında ”Altın Oran”ı kullandığının birçok araştırmacı tarafından ortaya konulmuştur, ancak Sinan‘ın Süleymaniye’nin dikey yapılanmasında ve diğer eserlerinde farklı hesaplamalar da kullandığı, 4 işlem dışında sır gibi sakladığı beşinci işlemden bahsettiği, bu günkü çağın bile ötesinde muazzam bir ileri matematik ve fizik – mühendislik bilgisine haiz olduğu bilinmektedir. Altın Oran’ı daha da ileri bir seviyeye getirdiği ama bunu yazılı olarak bırakmadığı, ancak eserlerindeki milimetrik ölçümlerle anlaşılabilir olduğu, şaşkınlık ve hayretle izlenmektedir. Öğrencileri , Tac mahal , mostar köprüsü gibi şahaserleri, Sinan’dan alabildikleri küçük bilgiler ile yapmışlar ama malesef bu dahinin sahip olduğu hazine değerindeki bilgilere sahip olamamışlardır. Burada Mimar Sinan’ın biraz bencilce davrandığını da söyleyebiliriz.

Doğada birçok bitkide ve insan vücudunda bulunan altın oran, kısa parçanın uzun parçaya; uzun parçanın da her iki parçanın toplamına olan oranına eşit olmasıdır. Bu oranın sayısal değeri 0.618‘dir. Mimar Sinan’ın Süleymaniye’nin minarelerinin yüksekliğiyle ana kütlenin uzunluğu arasında 0.83 oranının olduğu hayretle izlenmektedir.

Mimar Sinan öyle muazzam eserler bıraktı ki, ölçümleri normal bir akıl ile zor anlaşılmakta ve üstelik daha sırlarının da  % 90’ı çözülmeyi bekliyor. İster istemez bu üstün üst düzey bilim uygulamasını, Mimar Sinan’a uzaylılar mı öğretti ? diye düşünmeden edemiyoruz, ama ne olursa olsun, Mimar Sinan’ın günümüz mühendislik biliminin dahi ötesinde bir çağa ait bilim uyguladığı, akıl ve zeka uyumunun hayranlık verici olduğu notunu da eklemeden yapamayız.