Magnetic Sand, Black Sand ” Manyetik Siyah kum ”

Son aylarda güzel ünyemizde sokakta gezerken bazı vatandaşlarımız yanıma gelip, ” hocam bu manyetik kum faydalı mı ? ”diye soruyorlar. ” Bilmiyorum ” diyorum. Çünkü bize tıp fakültesinde öğretilen en önemli anahtar bilgi ”  BİLİM’den kopmayınız ! ” olmuştur. Yapacağınız tüm iş ve işlemler Bilim’e dayanıyor mu ? Bunun göstergesi de bir konu üzerinde en az 5-6 sene çalışıp, sonuçlarını da ”her dergide değil ! ” , uluslararası en üst seviye 6-7 tane dergilerden en az birinde  yayınlanması ve uluslararsı bilim otoritelerince kabul görmüş olması lazımdır. Bu meşhur degilerden bazılarını yazalım : NEJM yani New England Journal of Medicine, LANCET, JAMA, Nature, Science, BMJ yani Biritish Medical Journal, Immunity, CELL, Chemical Reviews gibi.

Bu durumda benim de ilk yaptığım uygulama, manyetik kum veya siyah kum, bu önemli dergilerden birinde faydalı veya zararlı olabileceği şeklinde yayınlanmış mı ?

Öncelikle söyleyeyim : Bu konu, çok çalışma yapmaya muhtaç gibi görünüyor. Yani öyle ben dahil, 1-2 hekimin tavsiyesi ile ” faydalı veya zararlı veya ne faydası var ne de zararı var ” yorumlarının kesin olarak yapılabileceği bir konu değil !

Hatta bu konuda değerli bilgilerine muhtaç olduğumuz bilim adamı kimliğindeki MADEN MÜHENDİSLERİ, JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ de ve varsa bu konuda çalışma yapan diğer bilim dallarında çalışma yapan değerli bilim adamları da görüş bildirmelidirler.

Önemli diye bahsettiğimiz dergilerden Nature dergisinde İslam M. Nabil ve arkadaşları , Mısır’da Siyah kum ayırma tesisinin minerallerinin radyonüklid dağılımı ve radyasyon tehlikelerinin değerlendirilmesi ile ilgili bir çalışmalarını yayınlamışlar ve ” Mısır Deltası’ndaki siyah kum’dan toplanan numunelerin radyolojik tehlike indekslerinin kum dokusu için ortalama dünya sınırlarından daha yüksek olduğunu göstermiştir. Bu bulgular, siyah kum ayırma işleminin insan sağlığı ve çevre için potansiyel riskler ortaya koyduğunu ve bu nedenle, özellikle sahadaki çalışanların güvenliği için bu riskleri azaltmak için uygun önlemlerin alınması gerektiğini göstermektedir. Bu sahalarla ilişkili riskin azaltılması, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (GSR) 3. Bölüm Uluslararası Temel Güvenlik Standartları serisi için beyan edilen önerilerin uygulanmasıyla kontrol altına alınmalı ve Uluslararası Radyolojik Koruma Komisyonu (ICRP) tarafından 2007 tarihli 103 No’lu Belgede onaylandığı gibi, makale gövdesinde sunulacaktır. diye de belirtmişlerdir. Yani bu makalede Mısır’daki manyetik kumun bir tehlikesinden bahsetmektedir.

Siyah kumun, bir çok yerde, süs veya “tedavi !” amaçlı olarak rutin olarak küçük miktarlarda satıldığını biliyoruz. Ancak, siyah kumun veya manyetik kumun ne içerdiğini öğrenmeden, insan ve çevre sağlığına olan etkisini bilimsel makalelerden okumadan, iyice anlamadan ve hekimlere danışmadan  kullanmanızı önermiyorum. Çünkü faydalı diyemem, zararlı da diyemem, çünkü bu konuda önemli araştırmalar yapılmalı.

En basitinden insan vücudundaki bir hücre zarının bile geçirgenliği, hücre zarında bulunan sodyum ve potasyum gibi elementlerin anlık azalması ve çoğalmasıyla, zarı elektrik yüklemesi ( polarizasyon ), yüklemeyi kaldırması ( depolarizasyon ; Hücre içinde hem Na hem de K iyonları fazla duruma geldiğinden hücre içi pozitif (+), hücre dışı negatif (-) yüklü duruma geçer. O noktada polarizasyon tersine döner. Buna depolarizasyon denir. Depolarizasyon durumundaki bir nöronda hücre içi ve hücre dışı arasındaki elektriksel güç farkı +40mV tur. ), sonra yeniden yüklemesi  ( repolarizasyon ) ile meydana gelebildiğinden ; bu manyetik kum, hücrelere , kanser hücrelerine nasıl bir etki yapacaktır ? Vücudunda kalp pili olan kişiler için bir zararı olur mu ? Manyetik kum insan sağlığına zarar verecek bir radyoaktivite gösterir mi ? Manyetik kumun içindeki manyetit, partikül madde ( PM ) oluşumuna neden olup damar tıkanıklıklarına yol açabilir mi ? Daha bir sürü buna benzer sorular bilimsel olarak cevap bulmalıdır diye düşünüyorum. 

Bu konular iyice bilimsel olarak anlaşılmalı, gerekirse büyük üniversitelerimiz bu konuda büyük bir çalışma yapmalı ve bu çalışmayı da yukarıda adı verilen büyük dergilerde yayınlamalı diye düşünüyorum.

Manyetik kumda en çok bulunan Manyetit‘den kısaca bahsetmek gerekirse : Kimyasal Bileşimi : Fe3O4 , Kristal Sistemi : Kübik, Kristal Biçimi : Çoğunlukla oktahedral kristalli; masif, tanesel, Sertlik : 5.5 – 6.5, Özgül Ağırlık :5.175 – 5.197, Renk ve Şeffaflık : Demir siyahı, grimsi siyah; opak , Çizgi Rengi :Siyah, Parlaklık : Metalik, Ayırıcı Özellikleri : Kuvvetli manyetiklik (mıknatıs) özelliği, rengi ve çizgi rengi ile ayrılır. Bulunuşu : Sülfit yataklarında, metamorfik kayalarda, pegmatitlerde ve değişik magmatik kayalarda oluşabilen bir demir mineralidir. Kontakt ve rejyonal metamorfik kayalarla, yüksek sıcaklıklı hidrotermal damarlarda sıkça rastlanır. Manyetitin ekonomik ve jeopolitik önemi, çelik üretimi ve endüstriyel kalkınmanın ayrılmaz bir parçası olan demir cevherinin birincil kaynağı olma rolüyle ekonomiye fayda sağladığı yayınlardan anlaşılmaktadır.

Manyetit’in İnsan sağlığı üzerinde ise : manyetitin hücre dokularında bulunması ilginç bir ikilemi temsil eder: Bir yandan, mineral manyetoresepsiyon ve navigasyonda ve dolayısıyla çeşitli organizma tiplerinin hayatta kalmasında önemli bir rol oynayabilir, diğer yandan, özellikle kirli kentsel ortamlarda yüksek PM konsantrasyonlarına maruz kaldıklarında insanlarda zararlı etkilere yol açabilir (Hava kirliliği sadece gazları (örneğin, azot oksitler, ozon, kükürt dioksit) değil, aynı zamanda birkaç nanometreden birkaç mikrometreye kadar değişen boyutlarda katı parçacıkları da içerir. Partikül madde (PM) olarak bilinen bu parçacıklar hem doğal süreçler hem de insan faaliyetleri yoluyla üretilir ve doğrudan atmosfere yayılır veya atmosferin içinde oluşur. Atmosferik sirkülasyonun bir sonucu olarak, belirli bir ortamdaki havadaki parçacıklar kuru göller, çöller, yangınlar, bacalar, trafik veya madencilik operasyonları gibi hem yerel hem de uzak kaynaklardan türetilebilir. Manyetit, özellikle kentsel ortamda atmosferik PM kirliliğinin bol miktarda bulunan bir bileşenidir, Proc.Natl Acad Sci  ABD ; 11 Ekim 2016 ; 113 ( 43 ): İnsan vücudundaki manyetit: Biyojenik ve antropojenik 11986-11987.Reto Giere ve arkadaşları ).

Alzheimer hastalarının beyinlerinin bazı kısımlarında, özellikle manyetik demir olmak üzere, artmış demir seviyeleri bulunmuştur. Demir konsantrasyonlarındaki değişikliklerin izlenmesi, manyetit ve  ferritin ( demir deposu ) arasındaki ilişki nedeniyle semptomların başlangıcından önce nöron kaybını ve nörodejeneratif hastalıkların gelişimini tespit etmeyi mümkün kılabilir ( Qin, Yuanyuan; ve ark. Wang, Wei (Ağustos 2011). “Alzheimer hastalığında bilişsel bozuklukla artan beyin demir birikiminin pozitif korelasyonunun niceliksel MR R2′ haritalaması kullanılarak araştırılması”. Huazhong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Dergisi [Tıp Bilimleri] . 31 (4): 578– 585.). Bunun tersi olarak İlaç molekülleriyle bağlı parçacıkların manyetizasyonu, çözeltinin vücudun istenen bölgesine “manyetik sürüklenmesine” izin verir. Bu, vücudun tamamı yerine yalnızca küçük bir bölgesinin tedavisine izin verir ve diğer şeylerin yanı sıra kanser tedavisinde oldukça faydalı olabilir. Bu da, kanser hastalarının tedavisinde bir yararlı etkisi olabilir.

TÜBİTAK’ın Bilim Genç dergisinin 9.9.2016 tarihli digital sayısında Dr. Tuba SARIGÜL belirtmiştir ki : ” Bir grup araştırmacı soluduğumuz havada bulunan manyetik özellikteki manyetit yani demir oksit (Fe3O4) parçacıklarının beyne yerleştiğini belirledi. Bu durum sinir hücrelerinin yapısındaki ve işlevlerindeki bozukluklar nedeniyle ortaya çıkan hastalıklara, örneğin Alzheimer’a, sebep olabilir. Yaklaşık 25 yıl önce insan beyninde manyetik özellikteki manyetit parçacıklarının bulunduğu anlaşılmıştı. Bu parçacıkların beyinde doğal süreçler sonucu oluştuğu düşünülüyordu. Ancak manyetit zararlı etkileri olabilen bir bileşik, beyinde tepkimeye girme isteği yüksek kimyasal maddelerin oluşmasına ve sinir hücrelerinin işlevlerinin bozulmasına neden olabiliyor. Geçmişte yapılan araştırmalar, Alzheimer hastalığı görülen kişilerin beyninde manyetit miktarının çoğunlukla yüksek olduğunu gösteriyor. Ancak manyetitin Alzheimer hastalığına sebep olduğu kesin olarak kanıtlanabilmiş de değil.

Yukarıdaki çalışmalar bazı önemli zararlı etkilerden, hatta tedavideki yararlı olabilecek etkilerden bahsetse de, bu konuda daha çok araştırma yapılabilirse, konu daha net olarak ortaya konulacaktır. Belki bazı durumlarda faydaları, ama bazı durumlarda, bazı hastalıklarda  ise zararları ortaya çıkarılabilecektir.

Manyetik siyah kum genellikle ultramafik veya anortozit intrüziflerin aşınmasının ürünüdür. Mineralojisi değişkendir ve manyetizma yalnızca manyetitin varlığının nitel bir göstergesidir. İlmenit ve rutil, siyah kumlarda manyetit ile birlikte yaygın olarak bulunan diğer minerallerdir ve bu mineraller büyük kum yataklarından titanyum cevheri olarak işletilmektedir.

Siyah kumun değeri, istenmeyen elementler katabilen veya değerli yan ürünler içerebilen diğer yardımcı minerallerin varlığına bağlıdır. Bazen, siyah kumlar ortalamadan daha yüksek radyoaktiviteye sahiptir veya altın taşır. Her şey orijinal kaynak kayalara bağlıdır.

Kentsel ortamlardaki çocuklar , değişik zaman dilimlerinde ve değişen dakikalarda  kum gibi ortamlar aracılığıyla potansiyel zararlı elementlere (PZE’ler) maruz kalmaktadır. Açık hava oyun alanlarındaki oyun aktiviteleri, çocukların kumla bağlı PZE’lere istemsiz veya istemli kum yutmaları yoluyla maruz kalmaları nedeniyle yüksek endişe kaynağı olarak kabul edilmiştir. Ayrıca, oyun alanlarındaki manyetik parçacıkların tozla bağlı PZE’lerle olan yakınlığı bildirilmiştir.

Kuzey Yunanistan’ın Selanik kentindeki yapılan bu konudaki bir bilimsel çalışma, 2021 Aralık 1:290:118122. doi: 10.1016/j.envpol.2021.118122. bilimsel dergide  Bir Bourliva  ve arkadaşları tarafından yayınlanmıştır. Halka açık oyun alanlarından alınan oyun alanı kumları (OA kumları) örneklenmiş ve PZE’lerin seviyeleri, kontaminasyon derecesi, oral biyoerişilebilirliği ve maruz kalma değerlendirmesi değerlendirilmiştir. Ayrıca, düşük maliyetli ve hızlı manyetik ölçümler (yani kütle özgül manyetik duyarlılık, χ lf ) potansiyel kirlilik ve sağlık riski vekilleri olarak araştırılmıştır. Mineralojik olarak silisli OA kumları baskınken, morfolojik olarak açısal manyetik parçacıklar ve antropojenik kökenli Fe açısından zengin “küreler” ortaya çıkarılmıştır. Ortalama toplam element içerikleri Mn > Ba > Cr > Zn > Ni > Pb > Cu > Co > As > Sn > Bi > Cd şeklinde azalan bir sırayı sergilediği görülmüş, ancak yalnızca Cd, Bi, Pb, Cr, As ve Zn antropojenik olarak geliştirilmiş olarak daha yüksek bulundu ( Antropojenik : İnsanın doğaya etkileri ile ortaya çıkan çevresel değişiklikler ise günümüzde “antropojenik kirlilik” olarak isimlendirilmektedir. ).

Belirli PZE’ler (özellikle kurşun Pb) için yalnızca kasıtlı kum yutma (pika bozukluğu) gibi en kötü maruz kalma senaryosunda artmış riskler bulundu. İstatistiksel analiz sonuçları, antropojenik bileşenlerin kumla bağlı manyetik parçacıklarla bağlantısını ortaya koydu.

 Marcos Tadeu D’Azeredo Orlando ve arkadaşlarının  2022 Şubat;29(8):11815-11830. doi: 10.1007/s11356-021-16523-5. Epub 2021 22 Eyl. yayınladığı Güneydoğu Brezilya sahillerindeki MONAZİT kumu ile ilgili yaptığı araştırmada önemli bulgular ortaya çıkmıştır. Monazit kumu toryum gibi radyoaktif elementler içerir. Monazitik kumlu plajlar yüksek doğal radyasyon gösterir. Bu çalışmada : Plaj kumunun doğal karasal radyasyonu, Ce, Nd, Ca ve P ile yakından ilişkili olan Th ve Y elementleriyle pozitif bir korelasyon gösterdi ve bu gruplamanın esas olarak yerel doğal radyasyonla ilişkili olduğunu düşündürdü. Kum karakterizasyonuna dayanarak, yüksek doğal radyasyon seviyelerine sahip alanlar dikkate alınarak monazit plaj kumunun parametrelerine benzer parametrelerle doğal gama radyasyonunun fiziksel bir simülatörü oluşturuldu. Simülasyon, monazit kumlarının doğal radyasyonunun plaj kumunda bulunan E. coli ve S. aureus bakteri suşlarının büyümesini azaltmada önemli bir etkiye sahip olduğunu, sırasıyla %23,8 ve %18,4 oranında bir azalma olduğunu ortaya koydu. 

Bir başka  çalışmayı ( Alaa El-Din Hamid Sayed  ve arkadaşları . Sci Rep dergisinde yayınladılar. 2024 Sep 23;14(1):21993. doi: 10.1038/s41598-024-71707-6.) ısı stresi (HS) ve kara kum ( black sand, BS ) nanopartiküllerinin (BS-NP’ler) böbrek fonksiyonu, antioksidan tepkiler, nörostres göstergeleri (AchE, kortizol) üzerindeki birleşik etkilerini değerlendirmek üzere,  Afrika yayın balığı Clarias gariepinus’un böbrek ve dalak dokularında 15 günlük bir süre boyunca kontrol ettiler. Bu çalışmada da HS (32 °C), BS (6,4 g/kg diyet) ve HS + BS gruplarına maruz bırakılarak histopatolojik incelemeler yaptılar. Sonuçlar, termal stresin tek başına kontrolden önemli bir fark göstermediğini ortaya koymuştur. Ancak, kreatinin ve ürik asit seviyeleri BS-NP’ler ve HS + BS-NP’ler gruplarında önemli ölçüde daha yüksekti (p < 0,001), yani kara kum’un diyetten alınması böbrek fonksiyonlarını bozuyordu.

Antioksidan ( Yararımıza olan ) belirteçler tüm tedavi edilen gruplarda önemli ölçüde azaldı (0,05 ≥ p < 0,0001). AchE düzeyleri BS-NP’lerde ve HS + BS-NP’lerde önemli ölçüde yüksekti (p < 0,001), kortizol düzeyleri ise bu gruplarda daha yüksekti ancak HS’de önemli ölçüde farklı değildi. Beyaz ve kırmızı pulpalarda dejenerasyon ve nekroz, dağınık lenfositler ve kan damarlarını çevreleyen ve elipsoid yapının astarını kaplayan artmış kolajen lifleri, dalakta belirgindi, ayrıca melanomakrofaj merkezlerinin büyük granüler, düzensiz ve kahverengi pigmentlerle (hemosiderin) genişlemesi vardı. Çalışmamız bu nedenle, abiyotik bir çevresel faktör olan ısı stresinin yayın balığındaki siyah kum nanopartiküllerinin toksisitesini nasıl etkilediğine dair yeni bilgiler sunmaktadır.

Bunun gibi daha bir çok çalışmaya ihtiyaç vardır. Böylece en gerçekçi tavsiyeler ve öneriler ancak bu çalışmaların sonuçlarından sonra ortaya çıkacaktır. Bir hekim olarak tavsiyem : Hangi konu olursa olsun bir konu hakkında güvenilir, kaliteli ve yeterince bilimsel çalışma yayınlanmış mı ? İlgili uzman Hekimler bu konuda ne düşünüyorlar ? Tüm bu soruların cevapları güvenle alınabiliyorsa ,  tabi ki konu daha net anlaşılır, insanların kafasında da hiç bir soru kalmaz. Hep diyoruz ki ” BİLİM’den ayrılmayalım, yolda kalmayalım ”.