Dr. Süleyman Numan Paşa (1868-1925), hekim kahramanlarımızdan

Dr. Süleyman Numan (Paşa)
Osmanlı’nın belki de en iyi eğitim almış hekimidir, kendini gayet iyi yetiştirmiş, vatan ve tıp aşığı bir şahsiyettir. Askeri Tıbbiyeden 1890 yılında  hekim – yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. İki yıl “teşrih-i marazi” (hastalık analizi) çalıştıktan sonra, hemen hemen bir o kadar yıl da “fenni tedavi” üzerine hekimlik sonrası stajını- ihtisasını yaptıktan sonra, 1894’te öğrenimini tamamlamak ve daha da derinleştirmek için Almanya’ya gönderildi. Almanya’da  Berlin’de altı yıl  Dahiliye servisinde çalıştı.

Sonunda 1900’de İstanbul’a döndüğünde Dahiliye Servisi bölüm başkanı ve hocası, 1901’de de Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye’ye (sivil tıp okulu) Genel Hastalıklar (emraz-ı umumiye) hocası olarak atandı.
Mesleğinde çok titiz davranır, hastalara yapılması gereken bakım ve temizliğin yerine getirilmemesi halinde sorumluları derhal uyarırdı, gözünden hiçbir şey kaçmazdı. Tıp öğrencilerine daima soru sorar, bu sorularla öğrenciyi çalışmaya, muhakeme yapmaya yönlendirirdi. Fikirleri özgürce ifade etmeye çok önem verir , bu konularda çok saygılıydı. Asistan ve öğrencilerinin kendi fikrine muhalif ve aykırı olmalarına da değer verir, onlara bu konuda ayrılık yaşadıkları için tepki vermez, yeni bir fikir ortaya atmalarına sevinirdi. Aşağıdaki fotoğrafta ön tarafta oturanlardan soldan ikinci kişi Dr. Süleyman Numan‘dır.

Balkan Harbinde ( 1912 ), Garp Ordusu emrinde Yanya Kalesi Baştabipliğine atandı, beş arkadaşından oluşan ekibiyle Yanya’ya ulaştığında, savaş tüm şiddetiyle sürüyordu, Ortam ağır yaralı ve hastayla doluydu.

Ağır ve ameliyata muhtaç yaralıları bir araya topladılar, cerrahlar büyük ameliyatlar yapıyorlardı. Sayıları çoğalmış hasta ve yaralıları yerleştirmek üzere Yanya içinde elverişli binaları hastane haline getirdiler.


Bu koşturmacada Dr. Süleyman Numan’ın gayretiyle kısa sürede üç tane hastane oluşturdular, öyle ki hasta yatak sayısı 7000’lere yaklaştı . Malesef tüm kahramanca direnmeye rağmen Yanya 20 Şubat 1912 ‘de düştü.

O ana kadar  Dr. Süleyman Numan Paşa ve ekibi 26 000 civarında hasta ve yaralı tedavi etmişlerdi.

Dr. Süleyman Numan, gerek ahali ve gerek asker arasında ortaya çıkan veya ortaya çıkacağından şüphelenilen birçok  bulaşıcı hastalıklara karşı her türlü karantina ve koruyucu tedbirleri oluşturdu; basit fakat fonksiyonel laboratuvarlar kurdu ve diğer uzmanlardan konsültasyon hizmeti aldı.


Balkan Savaşından sonra Bulgaristan’daki Türk esirleri büyük bir sefalet içinde hastalık ve bakımsızlıktan ölüyordu.

Sofya Büyükelçimizin durumu bildirmesi üzerine, savaştan sonra Gümüşsuyu Asker Hastanesi Baştabipliğine atanmış bulunan Dr. Süleyman Numan, “Esirler Kampı”nda görev almaya gönüllü oldu, ölümle pençeleşen askerlerimizin durumunu kısa bir zamanda düzeltti.


Başarılarıyla ismi öne çıkan Dr. Süleyman Numan Paşa, Harbiye Nezareti ( Milli Savunma Bakanlığı ) Sıhhiye Dairesi Başkanlığına atandı.
Bir yandan Fakültedeki derslerine devam ederken bir yandan da askeri sıhhiyenin ıslahına çalıştı. Askerlerimize zorunlu olarak tifo ve kolera aşıları yaptırdı. Böylece Büyük Harpte ordumuzda tifo salgınları çok daha az ( avrupada 15 kat daha fazla görüldü )görüldü.

Birinci Dünya Savaşında Fransız ordularında saptanan tifo olgusu sayısı 127.048, Alman ordularında 112.364, Osmanlıda ise
8.608’dir. Bu Dr.Süleyman Numan Paşa’nın ileri görüşlülüğü ve başarısıdır.

Dr. Süleyman Numan Paşa, Harbiye Nezareti Sıhhiye Dairesi Başkanı olarak Birinci Dünya Savaşı’nda ordu
sıhhiye hizmetinin büyük bir düzen ve başarı ile yürütülmesini sağladı.
Dr. Süleyman Numan Paşa, Malta’dayken diğer sürgünlerin sağlık sorunlarıyla ilgilendi ve onları tenis oynamaya, denizde yüzmeye ve güneşlenmeye alıştırdı. Bu alışkanlıklar sürgüne gelenler için çok yeni davranış biçimleriydi. Güneş banyosu yapanlara “Süleyman Paşa Çıplakları” ismi verilmişti.

Dr.Süleyman Numan Paşa tenis oynamayı seviyordu, özellikle İngilizce ve Fransızca romanlar okuyordu.

 Dr. Süleyman Numan Paşa sürgünde olduğu Malta’dan diğer sürgün arkadaşlarıyla beraber 1 Kasım 1921’de İnebolu’ya geçti.
14 Kasım 1921’de İnebolu’dan Ankara’ya hareket eden Süleyman Numan Paşa, Ankara’ya varınca Sıhhiye Reisi İbrahim Tali tarafından Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’ya çıkarıldı. Dr. Süleyman Numan Paşa Ordu Sıhhiye Reisliği yapma isteğini bildirdi, Mustafa Kemal Paşa ordu sıhhiye reisliği yapacak yetişmiş genç hekimler bulunduğunu, geçirdiği tehlikeli ve yorucu durumlardan sonra kendisinin bilim alanında verimli olacağını belirtti. Süleyman Numan Paşa bunun üzerine İstanbul’a döndü ve Tıp Fakültesi’nde çalışmaya başladı.
Dr. Süleyman Numan Paşa ölümüne kadar fakültede hocalık yaptı.

20 Temmuz 1925 günü karaciğer kanserinden, Gülhane’de yapılan bir ameliyattan sonra vefat etti,

Sultan Mahmut Türbesi Haziresi’ne
defnedildi.

Dr. Tevfik Sağlam‟ın ifadesi :
“Avrupa kitaplarını okuduğum zaman hayalimde yaşattığım, hasretini çektiğim ideal kliniği Gülhane’de buldum. Ona dört
elle sarıldım. 1909’da Tıp Fakültesinde Süleyman Numan’ın yanında laboratuvar şefi oldum. Onun yanında 1903-1914
arasında 11 sene çalıştım. Yurduna ve milletine bağlı mükemmel bir insandı, mükemmel bir hekimdi. Onun yanında yetişmek bir nimetti. Talih benden bu lütfu esirgemedi”