İNSAN AKLININ EN BÜYÜK DÜŞMANI : BAKIŞ AÇISI

İNSAN AKLININ  EN BÜYÜK DÜŞMANI : BAKIŞ AÇISI

Sabahleyin işimin başına gelebilmek için evden arabam ile yola çıktım, görev yaptığım hastanenin bahçesindeki personel otoparkına geldim. Buraya kadar rutin işleyiş. Bu yazıya neden olan konu ise bundan sonra başlıyor. Karşıda park edebileceğim, sadece 1 arabanın park edebileceği bir alan gördüm mevcut bakış açım ile. Arabayı arkadan o park yerine sokmak için manevra yaptım. Geri geri gelip park yapacağım, aklımdaki düşünce bu.

Salzburg,Austria

 

Manevrayı yaparken bir yandan da az da olsa kafamda ’’  dikkatli gireyim, kimseye giriş çıkışta mani olmayayım ‘’ düşünceleri var. Tam o anda aynada yan tarafta ‘’ yayla gibi, çok çok daha geniş bir park alanı ‘’ olduğunu gördüm. Sadece 2-3 metre yanda ama diğer tarafta geniş bir alan duruyordu. Hemen arabayı bu geniş alana yerleştirdim, rahatça, kontağı kapattım, arabadan indim.

Sonra düşündüm : ‘’ Ben bunu ilk başta neden göremedim ? ‘’ diye soru sordum kendime. Cevap : Bakış açısı.

Hayatta karşılaştığımız olaylara biz hangi açıyla bakıyoruz acaba ?

Dar bir görüş açısıyla bakarsak, belki de o olayın çözümündeki en kötü şart’a razı oluyoruz.

Oysa olayları nötr ve geniş bir bakış açısıyla görürsek, içinde bir çok alternatif barındırdığını ve en iyi çözüm yolunu rahatlıkla keşfedebiliriz.

Öyleyse insanlara Rabbimiz tarafından bahşedilen akıl ile ; en iyi çözüm yolunu bulmak için, geniş bir bakış açısı ile tüm olayları görebilmek, aklımızı da tam verimle kullanmak adına üst düzey bir çözümleme olacaktır.

O nedenle akıl sahiplerinin, kendilerine yapabilecekleri en büyük kötülük ; bir problem karşısında olaya sadece dar, kalıplaşmış adeta klişeleşmiş bir bakış açısıyla bakmak olacaktır.

Oysa takınılması gereken davranış modeli ; olayı çözümlerken öncelikle sakin ve nötr olmak, geniş bir bakış açısı kullanarak olayı her taraftan engelsiz olarak görebilmek olmalıdır.

Geniş bir bakış açısı nasıl sağlanır ?

Geniş bakış açısını her olayda kullanabilme karakteri ; aslında 3 temel özellik gerektirir.

Bunlardan ilki : Acele karar vermemek ama olabildiğince hızlı karar verme düşüncesine vakıf olmaktır.

İkinci olması gereken özellik : Olayı değerlendirirken nötr olmaktır. Her türlü aidiyeti bir tarafa bırakıp, olaya ‘’ Nasıl en faydalı olur ?‘’ bakış açısıyla yaklaşmaktır.

Üçüncü olması gereken özellik ise : Olayın çözümü aşamasında konuyu kendinden daha tecrübeli ve her konuda güvenebileceğin bir kişiye açmak, onun görüşlerini de alarak sentez yapıp, en doğru bakış açısını bulmaktır.

Bir örnekle açıklayalım :

Dağ evinde yaşayan anne beşikteki bebeğini, canı gibi sevdiği köpeğine emanet ederek bağda çalışmaya gitmiş. Eve döndüğünde köpeğini ağzı , burnu, tüyleri kan içinde kapının önünde otururken görmüş. Anne çılgına dönmüş,köpeğinin bebeğini parçaladığını düşünmüş ve  eline büyük bir taş almış ve çok sevdiği köpeğini oracıkta öldürmüş. İçeri girdiğinde durumun kendi düşündüğü gibi olmadığını anlamış. Bebeği beşikte gülücükler dağıtıyor ve sapasağlammış. Ama beşiğin yanında parçalanmış ,kocaman zehirli bir yılan varmış. Her taraf kan içindeymiş.Anne durumu şimdi anlamış ama iş işten geçmiş.

Burada annenin karar vermesine etkili olan durum, dar bakış açısıdır. Görüldüğü üzere dar bakış açısı sadece olayda eksik karar vermenize neden olmaz, bu olayda olduğu gibi, yanlış karar vermenize de neden olabilir.

O halde geniş karar vermenin ilk basamağı acele karar vermemektir. Anne, acele karar vermiştir. Hızlı karar vermek için annenin evin içine girmesi yeterli olacaktır. Böylece olayı her taraftan görecek şekilde incelemiş ve geniş bir bakış açısıyla karar vermiş olacaktı. Anne, karar verirken NÖTR olamamıştır, duygusal olarak olayın tamamını görmeden eksik , yanlı ve sonuçta hatalı karar vermiştir. 

İşte bu örnekte görüldüğü üzere her zaman, her olayı geniş bir bakış açısıyla görmemiz gerektiğini asla aklımızdan çıkarmamalıyız.