Barsaklarınız mutluluğunuzu belirler !

Serotonin [5-hidroksitriptamin (5-HT)], bitkiler, vertebralı ve vertebrasız hayvanlar dahil doğada yaygın olarak bulunur. 5-HT, serotonerjik sinir uçlarında ve trombositler hariç diğer hücrelerde triptofan amino asidinden sentezlenir.

Serotonerjik sinapslardaki etkinliği esas olarak sinirsel geri alım ile sonlandırılır, daha az olarak da sinir dışı dokular tarafından geri alım, enzimatik yıkım ve difüzyona uğrar. Vücutta en çok enterokromaffin hücrelerinde ve trombositlerde bulunan serotonin, nispeten basit bir kimyasal yapıya, ancak karmaşık farmakolojik özelliklere sahiptir. Serotoninin işlevleri, iştah kontrolü, uyku, hafıza ve öğrenme, ısı regülasyonu, mood, davranış, kalp-damar işlevleri, hormonal düzenleme ve duygulanım olarak sayılabilir. Periferde ise, trombosit homeostazisi, ve gastrointestinal motilitenin düzenlemesinde önemli rol oynar.

Serotoninin, bu geniş kapsamlı farmakolojik ve fizyolojik etkileri, yaklaşık 10 mg ile meydana getirmesi, reseptörlerinin yaygın ve çeşitli olması sayesindedir.

Şimdiye kadar 7 farklı 5-HT (5-HT1?5-HT7) reseptörü ve bunların alt tipleri olmak üzere en az 14 reseptör klonlanmıştır.

Serotonin ilaç olarak kullanılmaz, ancak agonist ve antagonistleri, sinirsel geri alım blokerleri (SSRI), serotonin salıcıları gibi serotonerjik işlevleri modüle eden ilaçlar kullanılmaktadır.

Sinir sistemimiz, nihai insan süper bilgisayarıdır; vücudumuzun çeşitli noktalarından gelen muazzam miktarda bilgiyi değerlendirebilir ve vücudun işlevlerini ve çevresine verdiği tepkileri yönlendiren belirli, hedefli talimatlar gönderebilir. Sinir sisteminiz, ne olduğunu tam olarak kavrayabilmenizden önce parmağınızı yaktığınızı bilir. Benzer şekilde, akşam yemeğinizi yerken sindirim sisteminizde neler olup bittiğini aktif olarak düşünmüyor olsanız da, sinir sisteminiz genel sağlığınız ve refahınız için kritik öneme sahip karmaşık bir süreci koordine etmektedir.

Beyniniz ve barsağınız, vagus siniri olarak bilinen bir bilgi otoyoluyla birbirine bağlı olarak sürekli iletişim halindedir. Tüm vücudunuzun temel çalışma talimatları için beyninize güvendiği düşünüldüğünde, bağırsaktan beyne ulaşan iletişimin diğer yöne göre çok daha fazla olduğunu öğrendiğinizde şok olabilirsiniz! Barsaklara ‘ikinci beyin’ dendiğini duyduysanız, bunun iyi bir nedeni var : Barsağınızda bulunan sinir sayısı, merkezi sinir sisteminizin omuriliğinden daha fazladır.

Aslında barsaklarımız, hareketini, salgılarını ve besinlerin kan dolaşımına emilimi için gereken damar genişlemesini yöneten çeşitli refleks devreleri aracılığıyla beyinden yarı bağımsız olarak hareket edebilir.

 Sinir hücrelerinizi – nöronları – bu süper bilgisayarın donanımı ve nörotransmitterleri de yazılımı olarak düşünebilirsiniz. Farklı nörotransmitterlerin aşağı akış nöronları üzerinde farklı etkileri vardır; tüm nörotransmitterlerin en bilineni olan serotoninin, sinir sistemi boyunca esenlik , memnuniyet, tokluk, kaygı ve korku mesajlarını yönettiği düşünülmektedir.

İyi Hissetme Hormonu SEROTONİN ! 

Serotonin genellikle ‘iyi hissetme hormonu’ olarak adlandırılır,  serotoninin rolü ; vücudumuzda hem bir hormon hem de bir nörotransmitter gibi davranmaktır. Düşük ruh hali, depresyon, anksiyete, bipolar bozukluk ve hatta otizm belirtileri , değişen nörotransmitter, daha spesifik olarak serotonin seviyeleriyle ilişkilidir . Zihinsel iyilik hali için tüm önemine rağmen, beynin vücuttaki serotoninin çoğunu bulduğumuz yer olduğunu düşünebilirsiniz, ancak öyle değildir. Aslında, barsaklar vücudumuzdaki serotoninin büyük çoğunluğunu içerir.

Bilindiği gibi Serotonin veya 5-hidroksitriptamin, sindirim sistemini kaplayan enterokromafin (EC) hücreleri tarafından üretilir.

Barsaklarımızın serotonin üretiminin birincil yeri olduğu ve sağlıklı serotonin seviyelerine ulaşmada hayati önem taşıdığı göz önüne alındığında, bağırsaktan türetilen serotoninin zihinsel refahı etkileme yeteneği sıcak bir konudur; barsak bakterilerinin söz konusu üretimi düzenlemedeki rolü de öyle. Şu anda, bağırsak bakterilerimizin hem doğrudan hem de dolaylı olarak serotonin seviyelerini etkileyebileceğine inanılıyor.

Laboratuvarda, belirli barsak bakterilerinin kendi serotoninlerini  ürettikleri gösterilmiştir; ancak, sinir sistemiyle etkileşime girerek nörotransmitter  üretimini değiştirebilirler. Bağırsaktaki  enterokromafin ( EC ) hücreler kimyasal veya mekanik uyaranlara yanıt verebilirler, bağırsak bakterilerinin devreye girdiği yer burasıdır. Zararlı bakteri E. coli ile kirlenmiş yiyecekler yerseniz, EC hücreleri bir serotonin seli salgılayarak bakterilerden kurtulmanıza yardımcı olmak için bağırsağınızın içeriğini dışarı atmanıza neden olur.

Spektrumun diğer tarafında, faydalı mikroplar, enterokromafin hücrelerinde serotonin üretimini etkileyebilen bütirat gibi kısa zincirli yağ asitleri üretir. Mikroplar ayrıca serotonin üretimi için gerekli olan amino asit yapı taşı olan triptofanın düzeyini de değiştirebilir .

Serotonin , ne çok fazla, ne de çok az olmalıdır, kararında olmalıdır !

Vücuttaki birçok şeyde olduğu gibi, iyi sağlık için serotonin üretiminin de optimum bir aralığı var gibi görünüyor. Serotonini beyin dokularına taşıyan aynı taşıyıcı ( SERT )serotonin seçici geri alım taşıyıcısı  ( SERT )barsak hücrelerinde de bulunur.

Barsakta salgılanan serotoninin, barsak kasının normal ritmik hareketi olan ve içeriğin yol boyunca hareket etmesine yardımcı olan peristaltizmi düzenleme rolü de vardır. Serotonin ayrıca sindirim salgılarını düzenler ve ağrı veya mide bulantısı algısını düzenler, düzeltir.

Gıda zehirlenmesi örneğinde ise, aşırı serotonin üretimi önemli gastrointestinal sıkıntıya neden olabilir.

İrritabl Barsak sendromunda , ağrıya karşı artan duyarlılık ve barsakların değişen hareketi, serotonin seviyelerinin burada etkin rol oynadığının kanıtıdır. IBS‘de, hem dolaşımdaki serotonin seviyesinde hem de SERT seviyelerinde değişiklikler kaydedildi. Diğer araştırmalar, IBS’nin ağrısının ve aşırı duyarlılığının dışkı transferi yoluyla diğer hayvanlara geçtiğini ve mikrobiyal bir bağlantıya işaret ettiğini göstermiştir.

Çağımızın yaygın hastalığı DEPRESYON , normalden düşük serotonin aktivitesiyle bağlantılıdır; seçici serotonin geri alım inhibitörleri ( SSRI )  olarak bilinen depresyon için yaygın bir ilaç sınıfı, nöronlar arasındaki serotonin aktivitesini artırarak çalışır.  Ancak seçici serotonin geri alım inhibitörlerinin ( SSRI ), gastrointestinal yan etkileri olduğu ve yalnızca serotonin seviyelerini etkilemediği de bilinmektedir. Bu nedenle, çalışmalar IBS için bu SSRI antidepresan ilaç seçenekleri dikkatli ve sık hekim gözetiminde kullanılmalıdır.

Probiyotikler ve Serotonin …

Tıbbi araştırmalar barsak mikropları, sindirim fonksiyonu ve ruhsal iyilik hali arasında ilişki kurmuştur. İrritabl barsak sendromunda, sağlıklı insanlara kıyasla daha düşük seviyelerde Lactobacillus suşları görme eğilimindeyiz. Oysa bir çalışma, Lactobacillus acidophilus vermenin aşırı duyarlılığı iyileştirdiğini buldu. Bio-K+ probiyotik içeceği gibi Lactobacillus suşları içeren bir probiyotik kullanmak , barsaktaki bir sağlıklı Lactobacilli topluluğunu düzenlemeye ve geri kazandırmaya ve sindirim sağlığını iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Lactobacillus’un fermantasyon son ürünlerinin, ayrıca barsaktaki serotonin seviyelerinin düzenlenmesi için önemli olan SERT ekspresyonunu artırdığı bulunmuştur.

Depresyon belirteçlerinin çoğunun barsak mikropları tarafından değiştirilebildiği de bilinmektedir. Probiyotiklerin sağlıklı bir ruh halini desteklemede etkili olduğu gösterilmiştir, hatta bir deneme probiyotiklerin yaygın bir antidepresan ilaçtan daha etkili olduğunu göstermiştir.

Bio-K+ gibi klinik olarak güçlü bir probiyotik , sağlıklı bir barsak-beyin bağlantısını beslemek için sağlıklı, bitkisel olarak zengin bir diyetle birlikte en iyi stratejilerden biridir.

Barsak – BEYİN EKSENİ trafiği …

Beynimizin ve sindirim sistemimizin sağlığı iç içedir; birinde olup bitenler diğerinin işlevini büyük ölçüde etkiler. Düşüncelerimiz sindirim fonksiyonumuz üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir : Sinirsel bir durum midede kelebeklere yol açabilir ve önemli günlük stres IBS, Crohn hastalığı ve ülseratif kolit alevlenmelerini tetikleyebilir .

İlave olarak, zihinsel refahımız da benzer şekilde sindirim refahımız tarafından belirlenir. İrritabl barsak sendromu olan kişilerde barsak beyin bağlantısı sayesinde çok daha yüksek oranda ruhsal hastalık görülme eğilimi vardır. Örneğin, depresyon, anksiyete ve irritabl barsak sendromu arasındaki bağlantı, bir çok kez incelenmiştir. Yapılan bir çalışmada Denekler iki gruptan biriydi: önce IBS teşhisi konan veya anksiyete veya depresyon teşhisi konan. Daha sonra denekler ne olduğunu görmek için 12 ay boyunca takip edildi. Sonraki yıl, IBS’li birinin depresyon veya anksiyete teşhisi alma olasılığı IBS’siz birine göre önemli ölçüde daha yüksekti ve ayrıca depresyon veya anksiyetesi olan birinin IBS teşhisi alma olasılığı da önemli ölçüde daha yüksekti . Bu çalışmadaki katılımcıların yaklaşık 2/3’ü için barsak düzeyindeki sorunlar ilk sırada geldi. Bu çalışma da barsak – beyin aksını doğrulamaktadır.

Gördüğünüz gibi, güçlü bir barsak-beyin bağlantısını beslemek, bakterilerin sindirim ve sinir sistemi işlevini düzenlemede rol oynadığını unutmayan bütünsel bir refah yaklaşımı benimsemek anlamına gelir.

Stresi yönetmek, egzersiz yapmak, günlük bir probiyotikle birlikte sağlıklı, bitkisel sebze ağırlıklı bir diyet yapmak için adımlar atmak , daha sağlıklı, daha dirençli bir zihin ve beden oluşturmanıza yardımcı olacaktır.

Referanslar

1. Gastrointestinal Sistemde Serotonin Sinyalizasyonu: – PMC (nih.gov)

2. Triptofan ve Serotonin’in Ruh Hali ve Biliş Üzerindeki Etkisi ve Bağırsak-Beyin Ekseninin Olası Rolü – PMC (nih.gov)

3. İrritabl bağırsak sendromunun patogenezinde serotonin taşıyıcısının düzenlenmesi – PMC (nih.gov)

4. Bağırsak disbiyozundan beyin fonksiyonlarının değişmesine ve ruhsal hastalığa: mekanizmalar ve yollar | Moleküler Psikiyatri (nature.com)

5. İrritabl bağırsak sendromu: Mikrobiyom-bağırsak-beyin ekseni bozukluğu mu? – PMC (nih.gov)

6. https://onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1111/apt.13738

7. Probiyotiklerin Depresyon Üzerindeki Etkisi: Randomize Kontrollü Çalışmaların Sistematik Bir İncelemesi ve Meta-Analizleri – PMC (nih.gov)