1881’de İstanbul’da doğmuştur. Kuleli Askeri idadisine 1896 yılında başladı, 22 Ekim 1905 tarihinde Askeri Tıbbiye’den Tabip Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. Askeri Tıbbiye’de okurken arkadaşları ona “Çırçırlı Refik” diye takılırlardı. Temizliği, titizliği, ciddiyeti, pek az şakalaşması, sözlerine, vaatlerine ve randevularına sadık oluşu ile dikkat çekerdi. Dr. Refik Saydam Almanca’yı rahat konuşur, Fransızca’yı da bilirdi. Mezuniyetten sonra üç yıl Gülhane Askeri Tıp akademisi’nde Embriyoloji ve Histoloji bölümlerinde çalıştı. Yurt dışına eğitim için 1910 yılında gitti. Almanya’nın Berlin şehrinde Berlin Askeri Tıp Akademisinde eğitim gördü. Balkan savaşı çıkınca 1912 yılında İstanbul’a döndü. Balkan Savaşı‘nda Antalya‘da ve Çatalca cephesinde Kolera hastalığını önleyici deneysel ve klinik çalışmalar yaptı. 1914 yılında atandığı sahra genel sağlık müfettiş muavinliği sırasında bakteriyoloji enstitüsünü örgütleyerek tifo, dizanteri, veba ve kolera aşılarının, tetanos ve dizanteri serumlarının burada üretilmesini ve I. Dünya Savaşı boyunca ordu ihtiyacının karşılanmasını sağladı. Salgın hastalıklarla mücadelesini Hasankale‘de cephe hizmetinde sürdürdü. Tifüse karşı hazırladığı aşı tıp literatürüne geçti ve I. Dünya Savaşı‘nda Alman ordusunda ve Türk Kurtuluş Savaşı‘nda kullanıldı. 1919’da 9. Ordu Sağlık Müfettiş Muavinliği görevi ile Mustafa Kemal Paşa‘nın yanında Samsun‘a çıktı. Erzurum‘da Mustafa Kemal Paşa’nın karargâhı dağıtıldıktan sonra Erzurum askeri hastanesi bulaşıcı hastalıklar servisi şefliğine atandı. Fakat bu görevi kabul etmeyerek ordudan ayrıldı. Erzurum ve Sivas kongrelerine katıldı.
1920 yılında TBMM‘ye Doğubayazıt mebusu olarak seçildi. TBMM’nin II. döneminden itibaren İstanbul mebusu olarak görev yaptı. 10 Mart 1921 tarihinde TBMM tarafından Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekilliği görevine seçildi. Bu görevini 20 Aralık 1921 tarihine kadar sürdürdü.
Türkiye Cumhuriyeti‘nin ilanından sonra 30 Ekim 1923 tarihinde 1. İsmet Paşa Hükûmeti‘nde Sağlık Bakanı olarak görevlendirildi. Bu görevini 2. İsmet Paşa Hükûmeti‘nde de 21 Kasım 1924 tarihine kadar sürdürdü. 4 Mart 1925 tarihinde 3. İsmet Paşa Hükûmeti‘nde yeniden Sağlık Bakanlığı görevine atandı. Bu görevini 25 Ekim 1937 tarihine kadar sürdürdü.
Kesintilerle 14 yıl süren Sağlık Bakanlığı döneminde sağlık hizmetlerinin temellerini attı. 1924 yılında Ankara‘da ve daha sonra Erzurum, Diyarbakır, Sivas ve diğer birçok ilde memleket hastaneleri, doğum ve çocuk bakım evleri açtı. Ayrıca bu konuda nitelikli eleman yetiştirilmesine önem vererek sağlık kursları, tıp öğrenci yurtları, 1928 yılında Hıfzısıhha Enstitüsü ve Mektebi’ni, İstanbul ve Ankara‘da veremle savaş dispanserlerini kurdu.Ülkenin sağlık teşkilatı ve bu teşkilatta görev alabilecek yetişmiş sağlık personeli yoktu. Bu nedenle Refik Saydam sağlık teşkilatını kurma, hekim yetiştirme, Numune hastaneleri açma, ebe ve sağlık memuru yetiştirme, doğum ve çocuk bakımevleri kurma, verem sanatoryumu açma, sıtma, frengi ve trahomla mücadele, Merkez Hıfzısıhha Müessesesi ve Hıfzısıhha Okulu kurmayı kendine bir görev kabul ederek çalışmaya başladı. Elinde sadece 554 hekim, 560 sağlık memuru, 136 ebe, 69 hastabakıcı hemşire ve 4 eczacı olduğu halde hiç ümitsizliğe kapılmadan ülkenin sağlık sorunlarını gidermek için büyük bir mücadeleye girişti. Fakir çocukların hekim olabilmeleri için Yatılı Tıp Öğrenci Yurdu açtırdı. Ankara’da ikinci bir Tıp Fakültesi kurulması için girişimlerde buludu, Sağlık Memuru, Ebe ve Hemşire Okulları açtı. Cumhuriyet kurulduğunda ülke genelinde mevcut olan 6437 yataklı 86 hastane sayısı ölümünde 15.000 yatağa sahip 198 hastaneye ulaştı. İthal edilen ilaçların %60’ı ülkemizde üretilmeye başlandı. Bugün kendi adını taşıyan Merkez Hıfzısıhha Enstitüsü de onun zamanında kuruldu. Bu enstitüde aşı, serum, muayene ve analizler yapılmaya başlandı. Dr. Refik Saydam I. Milli Türk Tıp Kongresi’nin Kongre Başkanı olarak çalışmış ve 1 Eylül 1925 günü Kongrede bir konuşma yapmıştır.
21 Haziran 1934’te Soyadı Kanunu’nun çıkması üzerine, Atatürk tarafından kendisine yaşamına ve karakterine uygun olan “Saydam” soyadı verildi. Atatürk “Ben ona niçin Saydam dedim, o içi dışı bir, tertemiz, bir insan pırlantasıdır da ondan,” demiştir. 1931-1938 yılları arasında zaman zaman Millî Eğitim ve Maliye Bakanlıklarına vekalet etti. Atatürk’ün ölümünden sonra İçişleri Bakanlığı, CHP Genel Sekreterliği ve 15 yıl Kızılay Başkanlığı yaptı.
Dr. Refik Saydam, Celal Bayar Başbakan olunca Sağlık Bakanlığı görevi kendisine teklif edilmesine rağmen kabul etmemiş, bunun üzerine Sağlık Bakanlığı’na Aydın Mebusu Dr. Hulusi Alataş getirilmişti.
Dr. Refik Saydam’ın bu hareketine Atatürk üzülmüş olmasına rağmen onunla ilgilenmekten geri kalmamıştı. Bu amaçla Çankaya Köşkü Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak’ı görevlendirerek Refik Saydam’ın bundan sonraki hayatını nasıl tanzim edeceği konusunu öğrenmek istedi. Dr. Refik Saydam, o zamanlar Çankaya’da Atatürk’ün yaptırıp kendisine hediye ettiği köşk şeklindeki bir evde kalıyordu ve evin masrafları oldukça fazlaydı. Bakanlıktan ayrılınca geliri azalmıştı. Şahsi otomobili olmadığından şehre gidip gelmesi de zor olacaktı. Bu nedenlerden dolayı Dr. Refik Saydam, evini kiralayıp Anadolu Kulübü’ndeki bir odaya taşınacağını Hasan Soyak’a söyler. Bunu öğrenen Atatürk, Hasan Rıza Bey’e “Bugünden itibaren maaşımdan İnönü’ye verilmekte olan 2000 lirayı 3000 lira olarak ödesinler. Dr. Saydam’a da aynı hesaptan ayda 500 lira versinler. İsmet Paşa’nın vasıtası temin edilmiştir. Dr. Saydam’a da bizim otomobillerden birini tahsis ediniz,” der. Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ün emrini Dr. Refik Saydam’a ilettiğinde Saydam’ın gözleri yaşarır. Böylece Dr. Refik Saydam taşınmaya gerek duymayıp evinde kalmış ve Atatürk’ün kendisine tahsis ettiği otomobili kullanmaya başlamıştı. Hasan Rıza Soyak’ın belirttiğine göre Atatürk, senelerce İnönü’ye de kendi maaşından her ay 2000 lira yardım etmişti.
Ancak Dr. Refik Saydam’ın, Atatürk’ü Dolmabahçe’de hasta olduğu sıralarda hiç ziyaret etmemesi oldukça ilginçtir. Atatürk’ün çevresindekilerin bu ziyareti engellemesinden dolayı Saydam’ın ziyaret edemediği belirtilir. Hüsrev Gerede anılarında bu konuyla ilgili şunları söyler:
“Dr. Refik Saydam, Gazi’yi hastalığı sırasında ziyaret etmek istediğini, ancak çevresindekilerin kendisini yanına sokmadıklarını büyük bir üzüntüyle anlatmıştı. Bana göre bu yasağın eskiden beri yakın dostu ve doktoru olan Refik Saydam’a uygulanması doğru olmamıştır. Üzüntüsünde tümüyle haklıdır. ”
Dr. Refik Saydam, Atatürk’ün ölümü üzerine yeniden kurulan Celal Bayar kabinesinde İçişleri Bakanı oldu. 25 Ocak 1939 tarihinde ise Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından Başbakan olarak atandı. Üç yılı aşkın süren Başbakanlığı döneminde daha önce olduğu gibi feragat, sabır ve titizlilikle çalıştı. 1942 yılı bütçe görüşmelerinde ortaya konan aksaklıklar nedeniyle Başbakan olarak şu meşhur sözünü cesaretle söylemiştir:
“Gerekirse bu aksaklıkları gidermek için A’dan Z’ye kadar, bozuk olan her şeyi değiştireceğim.”
Refik Saydam, 1939-1942 tarihlerinde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü iken, Başbakan Celal Bayar’ın yerine 4. Başbakan olarak gelmiştir. Refik Saydam’dan sonra Başbakan Şükrü Saraçoğlu olmuştur.
1942 yılı Temmuz ayında İstanbul’a gittiğinde bir kalp krizi sonucu vefat etti. Dr. Refik Saydam hiç evlenmedi, kardeşlerine karşı büyük sevgi ve bağlılığı vardı. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Dr. Refik Saydam’ın vefatı üzerine yaptığı konuşmada şöyle demiştir:
“Dr. Refik Saydam’ı Millet hizmetinde vücudunun son takatini tükettikten sonra kaybettik… Dr. Saydam, üzerindeki vazife emanetlerini şerefle teslim etmekte mümtaz bir bahtiyarlığa ermiştir. Millet hadimi büyük vatanseveri, Türk Milletinin hatırasına hürmetle tevdi ediyoruz.”
Dr. Refik Saydam öldüğünde İstanbul’da ailesinden miras kalan bir yalıyla Ankara’da Atatürk’ün kendisine hediye ettiği bir evinden başka serveti yoktu.
1939-1942 yılları arasında Türkiye Başbakanı olarak görev yaparken, sağlık konusuna bakanlığı dönemindeki gibi önem verdi. “Devlet idaresi A’dan Z’ye bozuktur, düzeltmek ister.” diyerek devlet yönetiminde köklü bir reform taraftarı olduğunu dile getirdi. 1942 tarihinde İstanbul’da besin sorununun düzenlenmesi için yaptığı inceleme gezisinde kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Mezarı Cebeci Asri Mezarlığı‘ndadır.
Kaynaklar :
- Refik Saydam Hakkında Bir Doküman; Hazırlayanlar: Y.S. Aydıntuğ, H. Kayhan, A. Altunsoy, M. Uçar
- “A Famous Turkish Physician from Military Medical School: Dr. Refik Saydam and His Public Health Works” (PDF). 21 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 30 Mart 2019.
- Kaynak:Atatürk ve Hekimler, Metin Özata, Demkar Yayınevi, s. 642, 643, 644(1) Dr. Refik Saydam, Ölümünün 40. Yılı Anısına, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı yayını, Ankara, 1982, s.7-19
- Dr. Refik Saydam, a.g.e. s. 40-44,50 (3) Eren Akçiçek, Mustafa Kemal Olmak, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 2004, İstanbul, s 307
- Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Anılar, Yapı Kredi Yayınları, 2004 İstanbul s.675
- Hüsrev Gerede’nin Anıları, Literatür Yayınları, 2002, S:271
- Dr. Refik Saydam, a.g.e. s. 16
- Dr. Refik Saydam, a.g.e. s. 27