Şişirilmiş kadrolar hekimliği yok eder !

Tıp Uzmanlık sınavında kadroların artırılması bilimsel değeri düşürür, meslekte liyakatsiz yetişmenin önünü açar.

Sağlık Bakanlığı’nın Tıp ve Tıpta Uzmanlık için açıkladığı yaklaşık 13 000  kadro, ‘’ öğretici ustaların ‘’ sayısı artmadan yapıldığı için yarardan çok zarar verecektir.

Keşke, Sağlık Bakanlığı’mız, bu kadro sayılarını açıklamadan önce, iştişare dediğimiz eski ve doğru bir geleneğimizi  kullanabilseydi.

Gencecik fidan olan tıp öğrencilerine eğitim verebilecek kalitede öğretim üyesi sayısı bile tam olarak yetmezken, eksikliği hissedilirken, bu yetersiz  sayıdaki ustaların üzerine 3 kat daha tıp öğrencisi ekleyip, ‘’ bunlara da eğitim verin ‘’ demek, sorunların anlaşılamadığının göstergesidir.

Kadro artırım kararını alırken, Ülkemizdeki Tabip Odalarının, uzmanlık derneklerinin, oluşturulacak bir bilim kurulunun, akademisyenlerin, hatta  tıpta uzmanlık öğrencilerinin görüşlerini almadan, alel acele böyle bir karar almak, istişare edip mevcut  uzman hekim kadrosu dağılımı ve ihtiyacını reel olarak değerlendirmeden kontenjan artırımı yapmak, son derece yanlış olmuştur.

Mevcut eğitimin içerik ve niteliğini masaya yatırıp revize etmek ve son yıllarda sahada müşahade edildiği kadarıyla tıp eğitimi yetersiz gelen yeni mezun hekimlerin, tıp eğitiminide tıkanan çözüm yollarını çok boyutlu olarak ele almak ve çözüm üretmek yerine, kontenjan sayılarını oldu-bitti şeklinde artırarak yola devam etmek, güzel ülkemizin tıbbi geleceğini sıkıntıya sokar.

Tıp öğrencilerinin ve tıp asistan hekimlerinin yetişmesindeki en önemli unsur, liyakatli öğretim üyesi uzman hekimler, doçentler ve profesörlerdir. Bunların sayısından ziyade, her yönüyle tıp eğitimini verebilecek nitelikte ve üstün kalitede olmaları, bilim icra edişleriyle saygınlık duyulmaları gereklidir.

Bu vasıftaki ustaların yetişmesi 10 yılları alabilecekken ve sayıları belli, sınırlı bir düzeyde iken, bunlardan da eğitim alacak kontenjanları 3 katı artırmak, gelecek yıllarda tıp eğitim sistemine zarar verir.

Bu kararı verirken nicelik, niteliğin önüne geçmiştir, ama mesleğin, insan hayatını kutsal sayan tıp mesleği olduğu adeta unutulmuştur.

Bu artan kadrolara, eğitim verecek nitelikli usta hekimlerin sayısı bir yana, laboratuvar ve pratik eğitim hizmetleri bile yeterli olamayacaktır endişesi taşımaktayız.

Kaliteli usta hekim yetiştirebilmek zaman ister. Kişinin doçent veya profesör ve benzeri bilimsel ünvanları alması, liyakatle olmalıdır, yoksa sayı artırılsın diye burada da nitelik , bilim, tecrübe ile geçen süre gibi doğru kriterler yerine, sadece nicelik kriteri seçmede kullanılırsa ikinci bir yanlış daha olacaktır.

Unutulmamalıdır ki, yetersiz tıp eğitimi alarak mezun olan yeni hekimler, bu topluma hizmet verirken rahatsızlık duyacaklar, acemilikleri hiç bitmeyecektir. Bu durumun direk olarak halkımızın, güzel insanımızın sağlığını etkileyebileceği endişesi taşımaktayız.

Niceliğin ikinci planda olması gereken Tıp eğitimi ve sonrasında tıpta uzmanlık eğitimi, nitelikten asla ödün verilemeyecek saygın bir eğitim sürecidir.

Bu nedenle bu nitelik kriteri olmadan sadece nicelik yaklaşımı ile yapıldığını düşündüğümüz kadro artışlarını doğru bulmuyoruz.

Son düzenlemeye göre bazı branşları örnek verirsek, TUS ( Tıpta Uzmanlık Sınavı ) kadroları :

Nöroloji uzmanlık kadrosu 98’den 644’e çıkmış ( 6.5 kat artmış ), Radyoloji  uzmanlık kadrosu 137’den 761’e çıkmış ( 5.5 kat artmış ),Kulak Burun Boğaz  hast  uzmanlık kadrosu 101’den 450’e çıkmış ( 4.45 kat artmış ), Kardiyoloji  uzmanlık kadrosu 105’den 336’a çıkmış ( 3.2 kat artmış ), Kadın hast. Ve doğum  uzmanlık kadrosu 358’den 741’e çıkmış ( 2 kat artmış ), Genel Cerrahi uzmanlık kadrosu 277’den 545’e çıkmış ( 1.96 kat artmış ),Çocuk sağ. Ve hast  uzmanlık kadrosu 752’den 1028’e çıkmış ( 1.36 kat artmış ),İç hastalıkları  uzmanlık kadrosu 814’den 979’a çıkmış ( 1.2 kat artmış ).