Plastik malzemeler günlük hayatımızı kuşatmış durumda. Hayatımızı kolaylaştıran ucuz ve yaygın kullanımı nedeniyle hayatın vazgeçilmez unsurlarından biri halini almıştır artık.
İçinde yaşadığımız ekosisteme dahil çevremiz ve insan vücudu açısından da, günümüzün en büyük kirleticilerinden, hatta sinsi zararlılarından birisi olarak plastik materyaller görülmektedir.
Her geçen gün daha da artan plastik kullanımının, atıkların çevreye gelişi güzel boşaltılmasıyla özellikle okyanuslar ve denizlerde çok ciddi bir kirlilik oluşturduğu bilinmektedir. Plastik kirliliği küçük parçalara ayrılsa da yüzyıllarca doğada bozunmadan kalmaktadır, yaşlı ve yeterince hırpalanmış dünyamız için en tehlikeli özelliği de budur.
Plastiklerin parçalanmaları ile oluşan mikron ve mikron altı boyuttaki parçacıklara ise, MİKROPLASTİK ( MP ) denmektedir. Mikroplastikler ( MP ) doğal yaşama zararlı etkileri nedeniyle, son yıllarda giderek daha da büyük bir dikkat çekmektedir.
Mikroplastikler ( MP ), suda yaşayan canlılar için zararlı bir tehdit olduğu kadar, insan vücut sağlığı için de sinsi ve büyük bir tehdit unsuru olmuştur. Etkileri akut görülmez ama kronik etki sonucu zararlar ortaya çıkma tehlikesi gösterirler.
Mikroplastiklerin, sinsice zarar veren, zararlı etkileri için vücutta birikim yapacak kadar kronik hal alan bir etken olarak insan vücuduna girmesi, deri ile temas sonucu , solunum havası ile nefes içe çekilirken ve oral yoldan , MP bulaşlı bir şey yiyip içerken meydana gelmektedir.
Farklı yollarla insan vücuduna giren mikroplastiklerin sağlık üzerine oluşturduğu riskler, hala tam olarak bir netlik kazanamamıştır, hala üzerlerinde bir çok araştırma yapılmaktadır. Fakat şunu biliyoruz, MP’lerin insan vücudunda dokularda, insan kanının içinde hatta anne sütünde bile tesbit edilebildiği, hiç de azımsanamayacak kadar bilimsel çalışmalarda gösterilmiştirler.
Mikroplastiklerin bulaştığı su kaynakları, MP bulaşmış materyalleri kullanma ve MP bulaşmış gıdaları tüketme, insan vücuduna en çok giriş şeklidir.
Su kaynakları ve suda yaşayan canlılarda mikroplastik varlığının belirlenmesi ile ilgili çok sayıda çalışma-araştırma yapılmıştır. Gıda maddelerinde yapılan sınırlı sayıdaki çalışma ise gıdaların da mikroplastikler içerebileceğini göstermiştir. Gıda maddelerine mikroplastiklerin bulaşması; hammadde aşamasında, gıda üretim aşamasında, ambalajlamada kullanılan plastikler ile ambalaj aşamasında veya ortam havasından olabilmektedir.
Yurt dışında yapılan bir çok çalışmadan birinde , 90 santigrat derecede saf su kağıt bardaklara dökülünce ve 15 dakika kadar bekletilince, suya geçen MP var mı diye araştırıldı, çünkü çoğu kağıt bardağın % 90’ı kağıt, %10’u plastik materyalden oluşuyordu.
Bu 15 dakika beklemenin ardından, kağıt bardaklar içindeki su, fluoresan mikroskobu altında analiz edildi.
Bu yapılan araştırmada bir kağıt bardaktan sıcak sıvıyla temas sonucu, binlerce mikronaltı parçacığın ( MP ) suya geçtiği tesbit edildi. Bir önemli nokta da, içine sıvı dökülmeden önce kağıt bardağın içi su ile yıkanırsa, bu zararlı etkinin de azalacağı çalışmalar da vardır.
Çalışma sonucunda ve bir çok bilim adamının , hekimin görüşü sonucu varılan kararda : ” Günde ortalama 3 kez normal fincan çay veya kahve içen kişi, bunları kağıt bardak ile içerse, çıplak gözle görülemeyen 50 bin’in üstünde mikroplastik parçacığı farketmeden yutacağı ve bunun da zaman içinde düzenli partikül yutulması ile insan sağlığına ciddi zararlı etkileri olabileceğine ( hormonlarla ilgili özellikle tiroid hormonlarını vücut yabancı molekül gibi algılayabilir ve Haşhimato Tiroiditi oluşabilir, östrojen benzeri etki gösterebilir, üreme hormonlarına etkisi olabilir, insülin hormonuna etkisi olabilir ve obezite, diyabete neden olabilir, bağışıklık sistemini etkileyebileceği,kronik hatta kanserojen etkilerinin olabileceğine ) ‘’ kanaat getirildi.
Öyleyse Karton bardaklar en çok dikkat etmemiz gereken materyaller. En önemli nokta da, günlük olağan hayatımızın akışında kişisel porselen veya cam kullanarak, kronik içme ve yeme alışkanlığımızı karton veya poliüretan – plastik materyallerden kurtarmalıyız.
Karton bardaklar ‘’ bir kere kullan – at ‘’ tarzında ve hem kullanımı kolay hem de taşıması için hafif ve hijyenik olarak da daha pratik gibi gözükse de, sağlığımız için bir takım tehlikeleri barındırıyor olabilir.
Karton bardaklar, plastik olanlara göre daha sağlıklı gibi görünse de aslında o kadar da masum değiller. Çünkü sıvı sızdırmaması için karton bardakların iç yüzeyi de, az da olsa plastikle kaplanmaktadır.
O nedenle özellikle sıcak içecekler ve asitli içecekler için mümkün olduğunca cam ürünler tercih edilmesini öneriyoruz. Mutlaka arda sırada kağıt bardak kullanmak zorunda kalırsak da, o bardağın içini bol su ile yıkamayı ve içindeki içmek durumunda olduğumuz sıvıyı da, 5-7 dakikadan daha kısa sürede tüketmemiz gerektiğini unutmayalım.
Unutmayın ! Dünyadaki en değerli hazine sizin sağlıklı sürdürdüğünüz hayatınızdır.
Uzm. Dr. Ali COŞKUN
Biyokimya ve Klinik Biyokimya Uzmanı
Özel Ünye Çakırtepe hastanesi Başhekimi – Mesul Müdürü