19. yüzyılda yani 1800’lü yıllarda Ünye’de hekimlik ve sağlık yönetimi nasıldı ?
Ünye’nin sağlık yapısı, o zamanlar elbette Osmanlı İmparatorluğu’nun genel sağlık yapısından bağımsız düşünülemez.
Ünye, o dönemde Karadeniz’in önemli limanlarından biri olarak hem askeri hem de ticari öneme sahipti. Önemli bir Liman şehri, hatta bir dönem de sancak idi ( Ünye’nin sancak yapilis tarihi 15 Haziran 1864’tür. Niksar, Erbaa, Bolaman, Fatsa, Karakus ve Ünye kazalarının birleştirilmesiyle Ünye Sancağı kuruldu,Ünye Sancağın ilk kaymakamı Mustafa Efendi’dir. ).
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ünye’de çok sayıda ünlü KADI (hakim, yargıç, kanun adamı) yetişmiştir. Hatta Ünye’de kadıların yaşadığı bir sokak da mevcuttur ve halen bu isimle anılmaktadır.Çoğunluğunu kadıların oluşturduğu bu sokağa Kadılar Yokuşu denilmiştir. Sokak şehir merkezinde olup, kıyıya dik olarak iner ve Cumhuriyet Meydanı’na bağlanmaktadır. Kadılar şehri olarak bilinen Ünye, Osmanlı döneminde birçok kadı yetiştirmiştir. Kadılığın Ünye’de babadan oğla geçtiği de rivayet olunur. Zamanın kadıları ve kendilerinden sonra gelenler bu yokuşta konaklar yaptırarak oturmuşlar burası bir kadılar mahallesi haline gelmiştir. Bugün bu konaklardan birçoğu günümüze ulaşmıştır. Orijinal taş döşemeli yolu, taş işçiliğinin en güzel örneklerinin işlendiği giriş kapıları ve eski Ünye evleri ile bir müze sokak halindedir.
Liman kenti olması, Sancak olması ve Kadılar şehri olması; Ünye’ye elbette ki hekimlik anlamında da bazı imtiyazlar tanımıştır diye düşünmekteyim. Fakat ulaşabildiğimiz veriler bunu çok az doğruluyor. Eminim Osmanlı arşivleri bu yönüyle de meraklıları tarafından incelenirse, daha farklı veriler elde edilebilecektir.
Elimizdeki verilere göre : Ünye’nin sağlık hizmetleri, bugünkü anlamda kurumsallaşmış olmaktan uzaktı.
O dönemde Ünye’de Hekim var mıydı ?
Geleneksel Hekimler elbette vardı, böylesine önemli bir liman şehri , hekim olmadan sağlık sistemini sürdüremez, liman şehri vasfını koruyamazdı çünkü. Üstelik Kadılar şehri diye anılan Ünye‘de, o zamanlar ülkede bile çok az sayıda olmasına rağmen hekimlerin, Ünye’nin bu iki önemli özelliği nedeniyle, Ünye’de görev yapması kadar doğal bir durum olamazdı.
Ünye’de görev yapan hekimlerin çoğu, medrese eğitimli tabibler, cerrahlar ve halka tıbbi çare üreten ilaç, deva, merhem yapan, halk hekimleriydi.
Ayrıca Halk arasında yetişmiş sağlıkçılar da vardı. Bunlar Bitkisel ilaçlarla, hacamat ve sülük tedavileriyle ilgilenen geleneksel şifacılardı.
Tabiki de Rum ve Ermeni hekimler de Ünye’de görev yapmaktaydılar. Ünye’de yaşayan gayrimüslim nüfus içinden çıkan hekimler, özellikle liman ticareti sayesinde Batı tıbbıyla erken tanıştılar ve yerel halk arasında da oldukça rağbet gördüler.
Sağlık Yönetimi yerel teşkilata bağlıydı :
• Sağlık hizmetleri merkezi değil, yerel yönetimlere (kaza müdürlükleri, kadılar) bağlıydı.
• İstanbul’daki Tıbbiye Mektebi’nin etkisiyle taşrada da modern tıp anlayışı yayılmaya başladıysa da , Ünye gibi bölgelerde bu etki oldukça sınırlıydı.
• Karantina teşkilatı önemliydi. Kolera ve veba gibi salgın hastalıklar karşısında liman bölgelerinde karantina istasyonları kurulmaya başlanmıştı. Ünye’de bu tip önlemler sınırlı ve geç uygulamaya konulmuştu. Ama yine de oluşturulmuştu.
Tedavi ve İlaç Kullanımına gelince :
• Bitkisel tedaviler ve aktar ürünleri ön plandaydı ve daha ucuzdu.
• Osmanlı’nın son döneminde bazı Avrupa ilaçları, eczacılar (eczacıbaşılar) eliyle bölgeye gelmeye başladı.
• Modern tıbbın sistematik uygulamaları henüz yaygın değildi.
Kurumsal Sağlık Yapısı yoktu, bir hastane veya dispanser Ünye’de bulunmuyordu:
• Ünye’de 19. yüzyılda hastane veya dispanser gibi kurumsal sağlık tesisleri bulunmuyordu.
• Evde tedavi ve şifahane benzeri yapıların küçük versiyonları, zengin aileler tarafından kendi imkanlarıyla sürdürülebiliyordu.
Doğum ve Kadın Sağlığı önemli bir konuydu :
• Ebelik önemli bir meslekti. Ünye’de çoğu kadınların doğumu, mahalle ebeleri tarafından gerçekleştirilirdi.
• Ebeler, hem sağlık hizmeti sunar hem de sosyal statüye sahip olurdu. Ebe, mahallede çok saygı görürdü. Bu kişiler genellikle deneyimle yetişir ama ne gariptir ki, devlet kayıtlarında yer almazlardı.Muhtemelen o zamanki yönetim, böyle maaşsız, külfetsiz bir çözüm yolu bulmuş, ebe ile hasta, ücret işini veya bahşiş işini kendi aralarında halletsinler, helalleşsinler diye düşünmüştü. Tabi o zamanda hekim bulmanın da çok zor olduğunu hatırdan çıkarmayalım.
Salgınlar ve Müdahaleler :
• 19. yüzyılda Karadeniz hattında yayılan kolera, veba ve frengi gibi hastalıklar zaman zaman Ünye’yi de etkiledi.
• Salgın durumlarında İstanbul’dan gelen fermanlarla karantina veya halkı bilgilendirme amaçlı uygulamalar devreye girse de, uygulamalar çoğu zaman yetersiz kalırdı.
Bireysel çabalar ön plandaydı :
19. yüzyılda Ünye’de sağlık hizmetleri, geleneksel uygulamaların hakim olduğu, bireysel çabalarla yürütülen bir yapıdaydı.
Modern tıbbın etkisi sınırlıydı. Karadeniz’in bir liman kenti olmasından dolayı ,dışarıdan gelen salgınlar, şehri riske sokuyor, sağlık hizmetlerinde yetersizlikleri daha da belirgin hale getiriyordu.
Bu konuda daha çok araştırma yapılabilirse, tarihin solmuş takvim yapraklarından , daha renkli bilgiler elde edilebilecektir.
Yararlanılan Kaynaklar :
1. Kaya, Doğan.
Osmanlı’da Sağlık Hizmetleri ve Hekimlik
Türk Dünyası Araştırmaları, 2010, Sayı: 190, s. 113-135.
2. İhsanoğlu, Ekmeleddin (Ed.).
History of the Ottoman State, Society and Civilisation (Vol. II).
İstanbul: Research Centre for Islamic History, Art and Culture (IRCICA), 2002.
3. Bayat, Fikret.
Osmanlı Devleti’nde Karantina Teşkilatı (1838–1900)
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, 1998, Sayı: 46, s. 237-254.
4. Yıldırım, Nuran.
Osmanlı’da Sağlık Kurumları ve Modernleşme Süreci
Toplumsal Tarih, 2002, Sayı: 106, s. 46-53.
5. ÜNYE TARIH ARASTIRMA GRUBU / AHMET KABAYEL – AHMET DERYA VARILCI