Ya Depremden sonra ?

Depremler, insanların ölümüne ve yaralanmasına neden olur. Zarar sadece bu kadar ile kalmaz. Deprem gibi doğal felaketler çevreye ve binalardaki altyapıya zarar vererek, kara ulaşım yollarını tahrip ederek, depremden bir şekilde kurtulan insanların gıda, su ve elektrik gibi temel gereksinimlere ulaşmasını aksatabilir veya tamamen engelleyebilir.

Bu gibi durumlarda özellikle temiz su’ya ve temiz gıdaya erişim imkanı neredeyse imkansız hale gelebilir, tıbbi yardım ve sağlıklı – koruyucu barınaklara erişebilme ihtiyacı had safhada ortaya çıkar.

Büyük bir hasara neden olan depremlerde, tarım ürünleri ve çiftlik hayvanlarının telef olması nedeni ile, zor koşullar daha da artmış olacaktır.

Depremler sonucu yer kabuğunun ani hareketleri ile kanalizasyon tahliye kanallarının tahrip olması ile bulaşlı sıvıların yüzeye çıkarak yer yüzüne bulaşması, oluşabilecek su baskınları enfeksiyon hastalıklarının yayılmasını kolaylaştırır.

Bu nedenle deprem bölgesinde var olan salgın hastalıkların sıklığında artış görülebilir.

Depremlerin yer kabuğunda yaptığı büyük hareketler sonucu, şehirleşmenin altyapısına zarar vermesi ile, bulaşlı sularla kirlenen su ve gıdalarla, enfeksiyon hastalıklarında ciddi oranda artış görülebilir.

Başta Tifo, dizanteri ve kolera olmak üzere, leptospiroz ve Hepatit A sarılığı artabilir.

Depremin ardından, hemen sağlıklı barınaklara yerleştirilemeyen ve bu nedenle evsiz kalan insanların sayısının çokluğu ve/veya su kaynaklarının zarar görmesi, kirlenmesi, çevrenin kirli ve bulaşıcı hastalıklara meyilli olması, yeni sıhhi tuvaletleri kurulmasının gecikmesi bulaşıcı hastalıklar riskini artırır.

Burada yapılması gereken en önemli iş : Depremzedelerin bu konuda uyarılmaları ve bilinçlendirilmeleridir. Ardından bölgeye sağlıklı, temiz su sağlanması ve insanların temiz su kullanımının önemi konusunda bilinçlendirilmesi, bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önleyebilir, en azından azaltabilir.

Öncelikle tüm yüzeyel satıhlar, çamaşır suları, sabun, dezenfektanlarla silinmeli temizlenmelidir.

Temizliğinden emin olunamayan, hatta emin olunsa da, en az 2 ay süre ile, alt yapı tam olarak düzeltilinceye kadar, tüm içme suları kaynatılarak ve profesyoneller yardımıyla klorlanarak tüketilmelidir.

Sebze ve meyveler de temiz su ile yıkanmalı ve kesinlikle  kabukları soyularak yenmelidir.

Bulaşlı ve kirli sularla vücudun temas etmesi de sakıncalı olabilmektedir. Vücutta açık yara var ise, bulaşlı su ile bulaşma sonucu enfeksiyonlar görülebilir, cilt infeksiyonları, konjunktivit, kulak, burun ve boğaz infeksiyonları, hatta 1-2 çay kaşığı kirli su yutulması bile enfeksiyon hastalıklarına yol açabilir.

Bulaşıcı olan bu durumlar içinde leptospira spiroket bakterileri, kirlenmiş sular yoluyla hastalığa ve salgınlara neden olabilir. Leptospiroz aslında bir hayvan hastalığıdır. Hayvanların idrarıyla bulaşan yiyecekler ile insanlara geçer. Leptospirozların neden olduğu hastalıklar insanlarda belirtisiz veya hafif seyredebildiği gibi, karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği ve kanamalara neden olan Weil gibi ağır bir hastalığa da neden olabilir.

Kirlenmiş, bulaşıcı çevre sonrasında böcekler aracılığı ile bulaşan sıtma,sarı humma, Batı Nil ateşi ve Deng ( hepsi sivrisinekler ile bulaşır ) gibi bulaşıcı hastalıklar artabilir, hastalık taşıyıcı böceklerin sayısındaki artış, insanların daha fazla açıkta bulunması ve böceklerle karşılaşması nedeniyle bulaşıcı hastalıklar artabilir. O nedenle sivrisinekler, kara sinekler, haşere ve böceklerle mücadele etmek de, bu bölgede bir çok bulaşıcı hastalığı engelleyecektir. Su birikintileri ve bataklık birikintileri kurutulmalıdır.

Bu hastalıklardan özellikle sıtma ülkemizde özellikle de Güneydoğu Anadolu bölgesinde ( şimdiki deprem bölgesi ) görülebilmektedir. Bir önemli nokta da : Depremlerden sonra, sanılanın aksine cesetler, salgın hastalık riskine neden olmazlar.

Çoğu mikrop, insan bedeninin ölümü sonrasında, ölmüş insan vücudunda uzun süre canlı kalamazlar. İnsan cesetleri ancak kolera ve kırım Kongo kanamalı ateş gibi hastalıklarda bulaştırıcılık için ciddi bir risk oluştururlar.

Çevrenin hijyenini kaybetmesi ve bulaştırıcı hale gelmesi nedeniyle basilli ve amipli dizanteri de görülebilir.

Depremden sonra göçük altında cesetlerle yan yana uzun süre kalmış ve kurtarılmış insanlara, cesetlerle uzun süreli temas etmesi gereken kurtarma görevlilerine, işçilere tuberküloz ve kanla bulaşan virüsler (B ve C tipi sarılık, HIV virusu), rotavirus ve salmonella ishalleri, tifo, paratifo, şigelloz ve kolera gibi barsak hastalıkları, A tipi sarılık bulaşabilir.

Açık yaraları olan kişilere tetanus aşısı ve gerekiyorsa tetanus serumu uygulanır.

Yani, deprem anı öldürücü olduğu kadar, sonrasında yıktığı çevre de insanlar için bulaşıcı hastalık tehlikeleri içermektedir ve bununla da mücadele etmek çok önemlidir.

dralicoskun.com

Uzm. Dr. Ali COŞKUN

Ordu Tabip Odası Başkanı